HATIRLATMA!




Merhaba güzel insanlar, sizlerle her zaman bir eser daha paylaşabilmenin mutluluğunu yaşayacağım. Melik Demir'in eserleri hiçbir zaman insanların ücret ödeyerek okuyabildikleri bir platformda olmayacaktır. Bana mutluluk veren şey: ‘’Paylaşmak’’tır. Ben burada yaptığımı, sanat olarak adlandırmaktan ziyade çok daha kapsayıcı bir tabirle ‘’bende olanı herkesle paylaşmak’’ olarak isimlendiriyorum. Kendi bilgi birikimimi, dünya görüşümü, fikirlerimi ve düşüncelerimi insanlarla paylaşmak, tartışmaya açmak, eleştirmek ve eleştirilmek odak noktamı oluşturuyor. 
Bence, her sanatçı, eğer ayrı bir gelir kaynağı varsa, insanlara sanatını ‘’ücretsiz’’ sunup, şirketleri ve diğer tüm aracıları ekarte etmelidir. Ancak hiçbir şekilde ‘’gelir kaynağı olmadığı’’ durumlarda sanattan bir şeyler kazanma konusu tartışmaya açılabilir. 

Hayatını idame ettirebilecek gelir kaynağı olan birinin ayriyeten sanattan para kazanmaya çalışmasını doğru bulmuyorum. Bırakınız bu çocukların paraları ceplerinde kalsın, bırakınız ellerine geçen zaten küçük miktardaki paraları başka şekillerde değerlendirsinler. Ben, kendim adına bu durumu bir ‘’hırsızlık’’ olarak tanımlıyor ve bu çocukların ceplerinden milyonlarca lira kaldıran aç gözlüler adına bizzat utanıyorum. Elbette ‘’Benim emeğim, karşılığını alacağım tabi!’’ gibi savunmalara hak vermekle birlikle, bu durumu mevcut insani değerlerle kıyasladığımızda yetersiz ve sığ buluyorum. 
Dostlar, sanat muhafızlığı gibi bir niyetim yok. Israrla endüstriyel sanatın dışında durma düşüncem de buradan kaynaklanıyor. Dünyada ve ülkede sanat gidişatını bende sizler gibi görebiliyorum. Ancak bu durum, açıkçası gündemimde bile değil. Bu bağlamda sanat kavramı, yalnızca fikirlerimizi ifade ettiğimiz bir araç konumunda. Aslına bakarsanız sanatın bizatihi kendisi pek gündemimde değil. Benim asıl dikkatimi yoğunlaştırdığımı nokta dünyadaki adaletsizlik, eşitsizlik, zulüm, açlık, savaş ve buna benzer tüm ciddi konulardır. Tepkim ise, insanlığın büyük çoğunluğunun bu tür olgulara verdiği çıldırtıcı ve akıl almaz duyarsızlığa karşıdır. Uğruna yorulduğumuz, direndiğimiz ve savaştığımız şey, sanattan çok daha yüce bir kavramdır: İnsanlık onuru… 

Dolayısıyla eserlerimdeki teknik hata ve sorunları eleştiren insanlara sonuna kadar hak veriyorum. Tüm bu küçük sorunları düzeltmek için kendim olarak çalışmalara devam etmenin sözünü vermekle birlikte, bu tür problemlerin asla benim için birinci planda olmadığını da tekrar hatırlatmak istiyorum. 
Eserlerimin temel konusu, ağırlıklı olarak vicdanlarımıza dokunan, bizleri derinden etkileyen ve rahatsız eden toplumsal olaylarla ilgilidir. Ben, dünyanın %95’i açlık ve sefaletle mücadele ederken, neden diğer bölümünün sonu gelmez bir lüks içinde yaşadığını soruyorum. İnsanca bir yaşamın herkesin hakkı olduğunu savunurken, egemen anlayışla arama net bir çizgi çekiyorum. Bu çizgi, bireysel veya öznel bir yapıda değil, tam aksine dünya görüşlerine ve suni değerlerine karşı bir çizgidir. Temel problemin, yalnızca mülkiyet gibi nesnel sorunlar olmadığının da elbette farkındayım. Ekonomi faktörünün, dünyayı yaşanmaz hale getiren sosyal ve politik normlarla beraber, insana ve doğaya dair tüm dinamiklerin konuya dahil edilerek değerlendirilmesi taraftarıyım. Ben, çok az bir ihtimal bile olsa; nihayetinde tüm insanların değişebileceğine, dünya görüşlerini yeniden şekillendirebileceklerine inanıyorum. Ve sanat aracılığıyla tüm egemenlere, dünya onlar için döndüğü sürece saldırgan tutumumdan asla vazgeçmeyeceğimi açıkça ifade ediyorum. Ürettiğim eserler, bizlere sunulan bataklığa ve bunun getirdiği kokuşmuş dünya düzenine karşı açıkça bir meydan okumadır ve düşmanlarımızla açık temastır. Eserlerimdeki ‘’Ağır ve anlaşılması güç’’ eleştirisini haklı bulmakla birlikte, tüm bunları daha da basite indirgeyerek anlatmanın, vermek istediğimiz mesajı dejenere etme potansiyeli olduğu fikrindeyim. Dilin yapısını daha da yalınlaştırarak kullanmak, bir anlamda onun zengin içeriğinden feragat etmektir. Bu riski almak istemiyorum. Beni okuyan insanlara vermek istediğim asıl şey, sözler ve ritimlerden ziyade başlı başına bir dünya görüşü, insanca ve onurlu bir duruştur. Ben insanların, fikirleri ne olursa olsun düşünmelerini, kafa yormalarını, araştırmalarını ve sorgulamalarını istiyorum. Ben hayatın bengi dönüşünde bir yer almak, milyonlarca ‘’tıklanmak’’ veya listelere girmek istemiyorum. Ben sadece anlaşılmak istiyorum! 
Telif konusundaki pozisyonum net ve açıktır. Ürettiğim tüm eserlerin; bu gün, yarın ve sonrasındaki tüm günlere dek bütün telif hakları insanlığa aittir. Eserlere ait herhangi bir nesnel veya mülki sahipliğe onay vermiyor, bununla beraber dağıtılmasına, çoğaltılmasına ve kopyalanmasına asla karşı çıkmıyor, tam aksine destek veriyorum. Hiçbir yasal prosedürü kabul etmiyor ve sektörün ‘’korsan’’ olarak nitelendirdiği her şeye en azından kendi eselerim için sonsuz destek veriyorum.

 ‘’Her şey, herkesin!’’
#MelikDemir




Yorumlar

Popüler Yayınlar